RADYASYON ZARARLIMIDIR ?

13.10.2010 10:20

 

 

    Radyasyonun canlılara zarar verebilmesi başlıca dört faktöre bağlıdır

     1-Radyasyonun türü ve taşıdığı enerji: Beta ışımaları gibi radyasyon türü havada bile en fazla bir kaç metreye ulaşabildiği için fazla zarar veremez. X ve gama ışımaları ile nötronlar maddelerin içinden kolayca geçtiği için zararlı olabilir. Benzer şekilde düşük enerjili beta ışımaları insan derisinden bile geçemezken, yüksek enerjili beta ışımaları daha derinlere ulalşabilir.

    Günlük hayatta zaten radyasyon alırız. Bunlar; güneşten ve yıldızlardan gelen çeşitli radyasyonlar, yerden sızan radon gibi gazların yaydığı radyasyon ve insan yapımı olan TV, ceptelefonu, mikrodalgafırınlar gibi günlük kullanığımız aletlerin yaydığı radyasyonlardır.

 

    2-Radyasyona maruz kalınan zaman: Bunu en basit olarak sıcak bir sobanın üstüne oturmak ile kısa süre dokunmanın farkıyla anlatabiliriz. Çoğumuzun başına gelmiştir; bilmeden sıcak bir cisime dokunursak, refleks olarak elimizi çekeriz ve elimiz o sıcak cisime çok kısa süre dokunduğu için az yanıkla kazayı atlatırız. Buna rağmen su ile haşlanmalarda durum farklıdır. Üstümüze sıcak su doküldüğünde, vücudun sıcak su ile taması süresi uzadığı için ağır derecede yaralanır hatta ölebiliriz.

    Radyasyona maruz kalma süresi doğrudan alınan radyasyon miktarını etkiler. Nasıl ki; plajda ne kadar çok kalırsak o kadar çok güneş ışığına maruz kalır ve o kadar çok esmerleşirsek, aynı etki rasyasyonda da geçerlidir. Bu nedenle, gelişmiş ülkelerde bir kişiye yılda en fazla altı rontgen filmi çektirmeye izin verilirken bizim gibi ülkelerde böyle bir sınırlama yoktur.

Radyasyonun zararı da doğal olarak alınan miktara bağlıdır. Çok radyasyon alımı demek çok zarar demektir. Basir bir örnek vermek gerekirse; bir bardak su içerseniz hiç bir şey olmaz, beş bardak içerseniz karnınız şişer ama unutmayın ki, suda boğulan insanlar çok su yuttukları için ölürler.

 

    3-Radyasyona ulan uzaklık: Nasıl ki; parmağımıza değen bir kibrit alevi parmağımızı uzaktaki orman yangınından daha çok yakabiliyorsa, aynı şey radyasyon için de geçerlidir. radyasyon kaynağındna uzaklaştıkça etkisi azalır. Etkideki azalma uzaklığın karesi ile ters orantılır. Bu nedenle TV seyrederken aranızda en azından üç-dört merte mesafe bırakın derler.

Dört merte uzaktan TV seyrederken bir doz radyasyon alıyorsanız, aynı sürede mesafeyi iki metrede indiriseniz aldığınız doz 2 kat artar. Mesafe bir merteye düşerse alacağınız doz on alrı (16 kat) olacaktır. Velev ki mesafeyi 50 cm'ye indirdiniz (televizyona yapışıp seyretmesine göz yumduğumuz çocuklarımızı düşünelim) alınan doz altmışdört (64 kat) artacaktır.

Aynı şey cep telefonları için de geçerlidir. Bilinçli kişiler cep telefonunu kulaklık ile kullanıp vücudundan olabildiğince uzak tutarken, bunu bilmeyenlerin telefonu kulaklarına (BEYİNE) dayaması halinde her ikisinin alacagı doz miktarını artık siz hayal ediniz.

 

    YAŞANMIŞ BİR ANI: Biz nüklerciler de insanız, dolayısıyla radyasyondan zarar görebilriiz. Bunun önüne geçebilmek için radyasyonla uğraştığımzı zamanlarda yanımızda dozimetre denilen birer alet taşırız. Kalem kadar olan bu cıhazı sıfırladıktan sonra cebimize koyar işimize bakarız. Arada bir cihaza bakarak ne kadar doz aldığımzı görürürüz. Alına doz, müsaade edilen doz seviyesine ulaşmış ise artık o gün bir daha o işle uğraşmayız.

İTÜ deki (NÜKLEER SANTRALİ OLAN TEK ÜNİVERSİTE) Nükleer Enerji Enstitüsünde, sanrtalde deney yapacağımzı gündne bir gün önce dozimetreleri sıfırlayarak deneye katılacak arkadaşlara dağıttık. Ertesi gün, reaktöre girmeden dozimetreleri bir daha kontrol ettiğimizde bir arkadaşımızın dozimetresinde, günlük alınabilecek dozun tam üç katı doz alındığı görülüyordu. Arkadaşa bir yerden radyosyonmu bulaşmış diyerek üstünü taradık temiz çıktı. Akşam dozimetreyi çantasına koyan arkadaşımzı evine gitmiş, sabah da enstitüye gelmişti. Daha sonrada olayı çözdük. Arkadaşımız evine gidince çantasını evdeki televizyona yakın bir sehbaya bırakmış. Dozimetredeki üç kat dozun sebebini böylece görmüş olduk.

 

    4-Canlının kişisel farklılıkları. Hepimiz bilirizki herkesin vücüdü herşeye aynı tepkiyi vermez. Bu nedenle bir kişiye yarayan bir ilaç başka bir kişide aynı etkiyi gösteremeyebilir. Ya da kışın siz soğuktan tir tir tirrerken yakası bağrı açık bir delikanlının gayet rahat dolaştığınmı mutlaka görmüşsünüzdür. Siz soğukta üşüdünüz diye başkalarını da üşüyor sanmayınız. Aynı şey radyayon için de geçerlidir. Bir kişiey zarar verebilen doz miktarı başka bir kişiey daha az veya daha çok zarar verebilir.

      İTÜ'deki muhterem bir hocamız, gençliğinde Fransada içeri giren insanı, bir kaç dakikada öldürecek derecede radyasyon içeren bir bölmeye bilmeden girmiş ve seksenli yaşlarına kadar yaşayabilmişti. Allah rahmet etsin; radyasyona fazla maruz kalan kişilerde ilk önce saçlar dökülürken, rahmetlik hocamızın ileri yaşta olmasına rağmen tahta fırcası gibi sık ve sağlam saçları vardı. Kendisini, rahmet ve hürmetle anıyoruz.

 

 

 

 

SONUÇ OLARAK: Radyasyon kaynaklarından uzak durabilirsenseniz ( devamlı olarak radon gazı çıkaran topraktan, devamlı tepemizden olan güneşten ve teknik cihazlardan uzak yaşamak) radyasyondan en az zarar görürsünüz. Bunlar da mümkün olmadığına göre her zaman radyasyona maruz kalıyorsunuz demektir. Boşuna kendimizi kasmayalım, bunun başka yolu yok. Önemli olan mümkün olduğunca az doz alabilmek. Radyasyon dozunu sıfırlamak bu dünyada mümkün değil.

 


Burada yazılanları kopyalamak yasal olarak suç teşkil edebilir.