NÜKLEER SANTRALLER

    "HİÇ BİR ŞEY %100 ZARARLI VEYA %100 YARARLI OLAMAZ" ilkesi nükleer santraller için de geçerlidir. Herşeyin belli oranda yararı ve zararı vardır. Bunlara göre tercih edilir veya edilmez.

    Basit bir örnek olarak; siğara %100 zararlıdır diyemeyiz. Otoboyalarının hafif çizilmesi halinde ıslak bir beze dökülen sıgara külü ile ovalanan çizikler hemen kaybolacaktır. Benzer şekilde; hayvanlardaki şap hastalığının insanlarda görülen bir tipinde diş etleri o kadar hassaslaşırki, bir çok insan günlerce birşey yiyip içemez. Halk arasında "nevazıl" denilen bu hastalıktan kurtulmanın en basit yolu diş eti ile damak arasına sıgara külü basmaktır. Bundan başka hiç tanımadığınız biriyle en kolay kontak kurma yollarından biri sıgara ikram etmektir. Bütün bunlara karşılık sıgara kullanımının bir çok ölümcül hastalıga sebep olduğu artık bilinmektedir. Öyleyse "sıgara %100 zararlı bir madde değil ama zararı çok fazla yararı çok az olan bir maddedir" demek daha doğrudur.

    Sonuç olarak; sıgara satan biri doğal olarak az da olsa faydalarını, sıgara karşıtı başka biri de zararlarını daima ön plana çıkaracaktır. Bizlere düşen her ikisini de bilmek ve ona göre seçmektir.

    Nükleer santrallerde de durum aynıdır. Yararları olduğu kadar zararları da mevcuttur.

     NÜKLEER SANTRALLER SADECE ELEKTRİK ÜRETMEK AMACIYLA KULLANILMAZ. BUNLAR AYNI ZAMANDA ARAŞTIRMA İÇİN, SANAYİDE ÖLÇME VE KONTROLDE VEYA TIPTA HASTALIKLARIN TEŞHİS VEYA TEDAVİSİNDE KULLANILAN RADYOİZOTOPLARI ÜRETMEK AMACIYLA DA KULLANILIR. BU NEDENLEDİR Kİ, "NÜKLEERİ OLMAYANIN İLERİ TEKNOLOJİSİ OLAMAZ"DİYEBİLİRİZ